Sağlık emekçileri; özlük, mali ve sağlıkta şiddete karşı 2 günlük iş bırakma eylemi yapıyor. 21 sivil toplum platformunun (SABİM) katılımıyla yapılan eylemde sağlıkçılar “İnsana yakışır iş yükü, insana yakışır ödeme talebiyle” bir araya geldi.
Sağlık emekçileri bugün özlük hakları, mali hakları ve sağlıkta şiddetin önlenmesi için iki günlük iş bırakma eylemi yapacaklarını Denizli Devlet Hastanesi Başhekimlik binası önünde basın açıklamasıyla duyurdu.
Sağlıkçıların iş bırakma eyleminde Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç konuştu. Ardıç konuşmasında, “Ayrı yönlerimizi bir kenara bırakarak sağlık ve sosyal hizmet kolundagörev yapan kamu çalışanlarının ortak taleplerini, haklı mücadelemizi daha sesli duyurabilmek, birlikteliğimizi ortaya koyabilmek adına SABİM platformu çatısı altında bir araya geldik.Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek, platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık.
Çünkü;
ÖLÜYORUZ!
ÖLDÜRÜLÜYORUZ!
EKONOMİK OLARAK AÇLIK SINIRINDAYIZ!
TÜKENİYORUZ!” dedi.
Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içe olduklarını belirten Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necip Ardıç, “Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz! Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz! Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri. Şiddeti üreten, bu sistemin kendisi, biliyoruz” diye konuştu.
Ardıç, “Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutuluyoruz, kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece yüzde 17,5 zam reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz. Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.
Ardıç, “Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmalediliyor.
2010 yılından bu yana sayısız başarı elde etmiş aile hekimliği uygulaması, liyakatsiz eller sebebiyle geriye gitmeye devam ediyor.5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna göre cezaverilerekanayasal haklar görmezden geliniyor, liyakatsizlik ve art niyet, yönetimdeki etki alanını giderek arttırıyor. Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor” dedi.
NEFES ALAMIYORUM, İMDAT! DEMEYEN KİMSE KALDI MI ARAMIZDA?
“Daha ne kadar dibe vurabiliriz” diye soran Ardıç, “Artık göğsümüzü gere gere hekimim, hemşireyim, ebeyim, sağlık çalışanıyım demeyi geçtik, çalışanlar olarak memurum demekten utanır hale geldik. Ayrıca, Sarı-Sen’in Toplu Sözleşme Teklifinde ileri sürdüğü, Dayanışma aidatını kabul etmiyoruz! Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz! Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadesini kabul etmiyoruz! Ne yapacağız? Kafamızı öne eğip “Boş ver, böyle gelmiş böyle gider, başımı derde sokmayayım” mı diyeceğiz! Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp tepkimizi mi göstereceğiz. Tabii ki, demokratik tepkimizi meşru zeminde göstererek, hep beraber, tek bir ağızdan artık yeter, hakkımızı verin diyeceğiz!?” şeklinde ifadeler kullandı.
Sağlık, en temel hak olduğunu söyleyen Ardıç, “Sağlık hizmetleri bir ekip işidir ve bir bütündür! Ülkemizde oluşacak ideal sağlık sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve iyileşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini arzu ediyoruz. Pandemide, depremlerde ve her türlü zorlu şartlarda halkımıza vehastalarımıza verdiğimiz fedakârca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz. Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz.
Bu sebeplerle;
Hakkımız, halkımız ve hastalarımız için, ideal sağlık sistemi için,
Bugün ve yarınacil işlemler dışında sağlık hizmetini durduruyor,
İŞ BIRAKIYORUZ!” diye konuştu.